24 Mayıs 2012 Perşembe

Yüzde 8.5 Ekonomik Büyüme Ne Kadar “Reel”? (II)

Önceki hafta sorduğumuz soruların cevaplarını aramaya devam edelim. Sorularımızı tekrarlamakta fayda var:  Devletin 2011 senesi için deklare ettiği “reel” % 8.5 büyüme oranı, neden “reel” olarak halka sirayet edemiyor?  Bu “şâhâne”  büyüme yüzdesinin muhatapları, muzafferleri kimler ola? Kimler büyüdü, daha fazla refaha kavuştu ve dolayısıyla eko-mutlu?
            Başta bulmacamsı TÜİK verileri olmak üzere, farklı kamu kuruluşlarının mevcut bilgileri rehberliğinde\ sorulardan cevaplara değil; cevaplardan (2010-2012 sonuçlarından) sorulara ulaşmaya çalışıyorduk… Şöyle verilerle ilgilenmiştik:

Türkiye Toplam Nüfus ( %100) 74 milyon (2011)
Yoksulluk Sınırındakiler (%16) 11.8 milyon
Açlık Sınırındakiler (%0,75) 55.5 bin
Potansiyel Sivil İşgücü-PSİ (%35,1) 26 milyon
PSİ'nden işsiz olanlar (%10,4) 2.7 milyon
PSİ'nden İstihdam Edilen İşgücü-İEİ  (%89,6) 23 milyon
İEİ'nden lise altı eğitimliler (%56,9)  13 milyon
İEİ'nden asgari ücretli çalışanlar (%21,7)  5 milyon
İEİ'nden ücretli/yevmiyeli çalışanlar (%62,9)  14.6 milyon
Ücretli/yevmiyeli Kamuda çalışanlar (%13,3)  3.1 milyon
Ücretli/yevmiyeli Özel Sektörde çalışanlar (%49,6)  11.5 milyon
İEİ'nden "ücretsiz aile işçisi" olarak çalışanlar (%11,9)  2.76 milyon
İEİ'nden "kendi hesabına" çalışanlar (%20,0)  4.6 milyon
İEİ'nden "işveren" olarak çalışanlar (%5,3)  1.22 milyon


Tüm bu verilerden biz, İEİ’nün, yani Çalışan Nüfusun %57’si gibi bir oranının günümüz rakamlarıyla ayda (en iyi ihtimalle) 750 TL ile 2000 TL arasında para kazandığı projeksiyonunu yapmıştık. Yani %57’lik bu cephede “%8,5 reel büyüme” adına herhangi  bir “eko-değişim” görünmüyordu.
            Buradan, Kamuyla devam edelim. Kamu çalışanlarının aldığı ücretlerin “%8,5 reel büyüme” ile herhangi bir pozitif değişikliğe uğramadığını biliyoruz. Bunun en güncel göstergesi, bugünlerde memur sendikalarıyla sürdürülen toplu-iş sözleşmesi görüşmelerinde Devletin önerdiği zam oranı olmalı: Yıllık %3,5 + %4,0. O halde, %13,3 kamu çalışanını da %57’lik gruba ekleyebiliriz. Etti: %70.
            İstihdam Edilmiş olarak tanımlanan ve İEİ’nün %11,9’unu oluşturan 2.76 milyon “ücretsiz âile işçisi” grubunun kendisi,  en az “%8.5 reel büyümeyle büyüyenler” grubu kadar gizemli duruyor! Şöyle ki: Bu milyonlar bir şekilde âile içinde çalışıyorlar; ama herhangi bir ücret alıyorlar; ama istihdam edilmiş gözüküyorlar; ama %72. 2 oranında da kayıt-dışı çalışıyorlar! Bendeniz çözemedim doğrusu… Bu grubu da derhal “eko-mutlu” kitle arayışımızın uzağına koyuyoruz. Böylece 23 milyon İEİ’nün %81,9’luk kısmını (18.83 milyon) “eko-mutluluk” açısından elemiş oluyoruz.
            İEİ’nün %18,1’ini oluşturan 4.17 milyon insandan “kendi hesabına” çalışanların, esasen hangi iş kollarıyla iştigal ettiklerini bilmiyoruz. Ancak TÜİK’in “Kendi hesabına çalışanlar, bir veya daha fazla ortakla kendi hesaplarına çalışanlardır. (…) İşlerinde kendileri için ´ücretli çalışan´  bulundurmayan çalışanlardır”, tanımlamasına bakılırsa bunları “olağandışı eko-mutlululuk şüphelisi” ilân edebiliriz! Normal koşullarda yanında ücretli çalışan bulundurmayan birkaç girişimcinin “reel ekonomik büyüme”den etkilenme olasılığı sahiden olağandışı olmalı… İyisi mi biz bunların, taksici, taşıyıcı vb. bildik işler yaptığını varsaydığımız (en az) %10’unu da eko-mutluluk açısından saf dışı edelim. Böylece %91.9’e ulaşıyoruz (%92 diyelim).
İşgücüne dâhil olmayanlar: emekliler, öğrenciler, ev hanımları vb. grupların %8.5 ekonomik büyümeden olumlu anlamda etkilenme durumlarını da bir tarafa bırakmak istiyoruz. İstihdam edilenlerden geri kalan %8’inin %5’i (1.228 milyon) “işveren” olarak görülüyor. Burada duruyoruz. Çünkü işverenlerin kazançları meselesi TÜİK kayıtlarında yer almıyor.
            Merkez Bankası’nın 2005’te yayımladığı bir raporda (muhteşem bir web sayfası olan) İSO’nun verileriyle “Türkiye’nin en büyük 500 firması”na ilişkin önemli bilgiler bulunmakta. Hımm.. diyoruz, büyümeyi gerçekleştiren bunlardan gayrı kim olabilir? Dolayısıyla, “eko-mutlu” işverenler sıralamasının üstlerinde bu firmaların sahipleri, kâr ortakları ve belki ceo’ları falan olmalı (ceo’dan işveren olmadığını biliyorum; bile bile zikrediyorum). Raporda, Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşunun sermaye niteliği ve üretim aktivitesine yani büyüme potansiyellerine ve sahiplerinin “iktisadî saadetlerine” ilişkin önemli göstergeler bulunmakta:

Sermaye 500 Büyük Firma 500 Büyük Firma 500 Büyük Firma
Sahipliği (Hakim ortak kamu hariç) (Hakim ortak kamu
ve birlikler hariç)
Üretimden Satışlar (Yüzde Dağılım)
Kamu 15,6 0,2 0,2
Özel 64,4 74,9 74,6
Yabancı 20,1 24,8 25,2









500 BÜYÜK Üretim  İhracat  İstihdam  Sermaye  Kâ Toplam   Katma 
FİRMA % % % % % Satışlar % Değer %
Kamu 15,6 4,9 23,5 28,1 16,4 13,9 35,6
Özel 64,4 63,8 62,2 55,9 61 62,2 45,7
Yabancı 20,1 26,3 14,3 16 22,6 23,8 18,6















Devam edelim inşallah…































































 

Hiç yorum yok: