"Başkanlık yapamayacağı başa geçirmek,
fâzıl
olmayana fazilet atfetmek,
âlim olmayana ilim atfetmek halkın
ahlâkındandır.
Onlar, fâzıl ile mefzul ve fazl ile noksan arasındaki
farkı ayırt edemeyenlere tabii olmuşlardır;
ki ...onlar hak ile bâtılı
ayırt edemezler.
Ayrıca siz hiç onların bizim zikrettiklerimize itibâr
ettiklerini
ve ulemâ meclislerini ciddiye aldıklarını gördünüz mü?
Temyîz ve mürüvvet ve isâbet gibi yüksek bir misyon üstlenendiklerine
şâhid oldunuz mu?
Onları ayı oynatıcıyı seyretmek için hızlı davranmak
ve kene siyâseti karşısında tef çalmak
ya da oyun ve eğlenceyi
desteklemek
ya da sihirbazlara ve kâhinlere gidip-gelmek
ya da yalan
kıssalara güvenmek
ya da dövülmüşün etrafında toplanmak
ya da asılmışın
yanında dikilmek dışında göremezsiniz.
Onlara bağırılır ve tâbi olurlar;
haykırılır ve geri dönemezler;
inkâr edeni inkâr edemezler;
ma’rufu
bilemezler
ve günahkârı saygı duyulana,
mümini kâfire dönüştürdüklerinin
farkında bile değillerdir."
(el-Mes'udi, Mürucu'z-Zeheb, C.III, S.36)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder