9 Mayıs 2012 Çarşamba

“Okul Sütü, Şükür-Şüphe Küpü(!)”


 












Sayın Başbakanımız “okul sütü” mevzusunda nihayet konuştular…  Zâtıâlilerinin demecinden  şu sonuçlara ulaşıyoruz:
  • 1.      Çok şükür ölüm olmadı!…
  • 2.      Yaşanan olayların sebebi, çocuklarda  süte karşı ortaya çıkan alerjik reaksiyonlardır.
  • 3.      (Bu iki tespite rağmen) projeden dönülmeyecek ve fakat çıkan sorunların nedenleri bilimsel olarak araştırılacaktır.
İlâveten, Sayın Başbakanımız, bir de soru sormuş: 'Bu, pastörizasyonun sıkıntılarıdır' şeklinde bir kampanya başladı. Kardeşim o zaman bu, sadece kampanyada mı meydana geliyor? Bugün bütün marketlerde satılan sütler genel itibarıyla pastörizedir. Böyle bir olumsuz durum söz konusu olsa herhalde bunun ne Sağlık Bakanlığı'ndan ne Tarım Bakanlığı'ndan geçmemesi gerekir.

Efendim, bendeniz, olay patlak verdiğinde kafamda aşağı-yukarı aynı soruyla, bir koşu,  işin teknik şartnamesini bulup inceledim. Şartnamede yığınla mevzuata atıfta bulunuluyor. Yani, çocuklar için hazırlanacak sütler, teknik olarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin daha önce çıkartmış olduğu gıda ve pastörize süt yönetmeliklerinin şartlarına uymak durumundadır, denmek isteniyor.

 İyi, güzel de bu geniş kapsamlı uygunluk şartlarını kimler denetler ? Hâliyle şartnameye bakınıyorsunuz ve “Komisyon” diye anılan bir kurumla karşılaşıyorsunuz. Deniyor ki şartnamede:

Okul Sütü programı uygulama esasları hakkında kararnamenin 3. Maddenin 4. Fıkrasında belirtilen komisyon, Denetim ve Muayeneden sorumlu olacaktır.

Peki, dananın kuyruğunun koptuğu yerden, yani Denetim ve Muayeneden sorumlu olan Komisyon kimdir, nedir? Teknik şartnamede bunun ayrıntısını bulmak imkânsız. Ancak, oradaki atıftan, Resmî Gazete’ye geçince Komisyon’la tanışıyorsunuz:

Okul Sütü Komisyonu: İllerde vali yardımcısı başkanlığında il gıda tarım ve hayvancılık müdürlüğü, il milli eğitim müdürlüğü, defterdarlık ve il sağlık müdürlüğü temsilcilerinden oluşan ve sekreteryası il milli eğitim müdürlüğünce yürütülen komisyon.

Demek ki her ilin Okul Sütü Komisyonu ayrı olup,  o ilin bürokrat ve devlet memurlarından oluşan beş kişicik bir gruptan oluşmaktaymış… Gayrıihtiyârî, memleketin her ilinde üniversite açan iktidar, komisyona neden bir-iki de akademisyen katmaya heves etmemiş, diye düşünüyor insan…

Okul Sütü Komisyonunun yetkisi de sorumluluğu da çok büyük, Sevgili Okur…  Milli Eğitim Bakanlığı’nın yayımladığı Okul Sütü Programı Uygulama Rehberi’nde görüldüğü üzere o beş kişicik:
1.       Kendilerine yapılan “yüklenicilik ve alt yüklenicilik” başvurularını değerlendirip karara bağlamakta;
2.      “Gelen sütlerin uygunluğunu” kontrol etmektedir.

Evvela, “yüklenicilik ve alt yüklenicilik” tanımlamasından anlaşılıyor ki, Komisyon tarafından, şartlara uygundur, diye seçilen bir firma, bir başka firmaya yani taşerona sütçülük yaptırabiliyor… İtiraf etmeliyim, mesele çocuklarımızın içeceği sütler olunca, doğrusu, taşeron firma fikri kulağa hiç mi hiç hoş gelmiyor!

Bu çok önemli alt başlığı şimdilik bir yana koyar koymaz, Okul Sütü Komisyonlarının, sütlerin denetimi, kontrolü, tahlili vb. nasıl yaptırdığı sorusuyla  hemhâl oluyoruz. Burada da bir başka kanuna atıf var: Denetim ve numune alma, 5996 Sayılı Kanun ve Ilgili Yönetmelikler çerçevesinde yapılmalıdır, deniyor. İlgili kanunu bulup bakıyoruz: Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu

Kolajımsı adı, bir acayip hissiyatı uyandıran  Kanun, gıda denetimi ve analizi bağlamında şunları söylüyor:  

Resmî kontrollerle ilgili numunelerin analizleri, Bakanlık laboratuvarlarında veya Bakanlık tarafından onay verilen diğer laboratuvarlarda yapılır.

Eldeki dokümanlardan anlaşıldığı kadarıyla,  diyelim Bingöl’deki Okul Sütü Komisyonu süt başvurularını aldı; elindeki kanun-kurallara göre değerlendirdi ve belli firmaları seçti. İşte bu aşamadan sonra “dağıtımı yapılacak her parti ürün” eline geldiğinde ondan numune alıyor ve tahlil ettiriyor.

Benim anlamadığım iki nokta var:

1.     Numune tahlili ve sütlerin dağıtımı eşzamanlı  mı yapılıyor? Çünkü,  Okul Sütü Programı Uygulama Rehberi’nde bunun aksini ifade eden herhangi bir madde bulunmuyor. 

2.     Eşzamanlı ya da değil, Bingöl’de numune sütlerin ayrıntılı tahlilini yapabilecek, Bakanlık onaylı teknik ve personel donanımına sahip bir laboraruvar  var mıdır?

Tahlil ve dağıtımın eş zamanlı yapılıyor olma ihtimali, doğrudan, yukarıda andığımız 5996 Sayılı Kanuna aykırılık arz ediyor. Çünkü şöyle diyor kanun:

Gıdanın insan sağlığına zararlı olup olmadığının belirlenmesinde; tüketenin sağlığı üzerinde ani, kısa veya uzun vadede oluşturabileceği muhtemel etkileri yanında, gelecek nesiller üzerindeki etkileri, birikerek artan muhtemel toksik etkileri ve belirli tüketici gruplarının özel sağlık hassasiyetleri de dikkate alınır.

Anlaşılan o ki, yukarıdaki satırlarda ele alınan sadece birkaç kritik nokta ve bu iki sorunun cevabı şeffaf olarak ortaya koyulmadığı sürece kampanya, “Okul Sütü, Şükür-Şüphe Küpü(!)” olarak, Başbakanımız dahil, hepimizin kafasını meşgul etmeye devam edecek...

Tabii, başlangıçta yapılması gereken bilimsel tetkik ve incelemeler önümüzdeki günlerde gün yüzüne çıkasıya kadar, elimiz mahkûm, “bugün de hiç çocuk ölmedi” diye kaderimize şükretmeye devam edeceğiz. Çünkü, burası Türkiye; maalesef ki maalesef yolculuğun niteliği hiçbir şekilde mukadderatı değiştiremiyor: Kervan yolda düzülür!



Kaynaklar:
http://aricak.meb.gov.tr/sut_klavuz_CD.pdf
http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2010/06/20100613-12.htm

Hiç yorum yok: