Kapitalizm'in yaklaşık 200 yıldır, hemen her elli yılda bir yeni bir türeviyle halkın tepesine tepesine vurduğu ABD'de gelinen noktaya bakın!... Devlet, ülkenin dev bankalarını, aç gözlülükle suçlayıp mahkemeye vermekle meşgul... O bankalar ki tüm batı dünyasında olduğu gibi ABD kapitalizminin de gözbebeği, mimarı hatta babası... Örneğin kimler? Bank of America, Citigroup, JP Morgan ve Goldman Sachs gibi kurumlar... Hemen hepsinin tarihi ABD tarihiyle çağdaş... Peki neyle suçlanıyorlar?
Suçlamalar, menkul ve gayrı-menkul kıymetler çerçevesinde ele alınabilir: Menkul kıymetlerdeki suçlamalar, mevcut cari kanun hilafına, geliri olduğundan yüksek göstermek,sahte beyanlarda bulunmak çerçevesinde biçimlenmekte. Gayrı-menkullerle ilgili suçlamalar, malum, mortgage kredileriyle ilgili... 2008'de patlayan mortgage krizi başta Lehmann Brothers(LB) olmak üzere ev kredisi veren kuruluşları batışa sürüklemiş ve devlet halktan topladığı vergilerle onları kurtarmıştı. Anlaşılan o ki ego üzerine bina edilen kapitalist zihniyet, yaşanılanlardan herhangi bir ders almayı başaramamış!..
Hatırlayalım, bu kuruluşlar aç gözlülükleri sonucu, kredi geri dönüşü olamayacak gelir düzeyindeki insanlara binlerce ev satmışlar, sonra da faturayı devlete bırakıp kaçmışlardı... Obama, başkanlığının ilk aylarında kucağında bulduğu bu rezaleti kapatmasının cevabını, örneğin LB ceo'larının parayı kurum çalışanlarına paylaştırmasıyla almış ve adeta delirmişti!
ABD bankalarının, kredi kuruluşlarının kendi elleriyle yarattığı akibet, hiç şüphesiz kapitalist ahlakın ya da ahlaksızlığın en aydınlık aynası durumundadır. Dikkat edilirse, ABD'de kapitalizmi, son 10-15 senede taktığı yeni maske neo-consevatism'le, kendi iç kaynaklarından, insanının cebinden ümidi kesip, neredeyse bütünüyle dünyayı yok ederek palazlanma hedefine yönelmiştir. Bilindiği gibi, 11 Eylül bu hedefin pik noktası olmuştu. Artık tek yol dünyayı "demokratikleştirme" yalanıydı... "Öteki" yaratılmıştı: "Terörist" Müslüman dünya. Sonrasında yaşanan acıları hepimiz biliyoruz... Afganistan, Irak...
Bizlerin ABD'nin düçar olduğu bu zavallı süreçten çıkaracağımız dersler büyük... Elbette ki Anadolu ve Türk geleneği şurada en çok 250 senelik bir tarihi olan ABDevletiyle denk tutulamaz. Ancak, bizde de tersine ya da negatif yönde işleyen kötücül mekanizmalar var: endüstriyel ilerleme, çok-serbest piyasa, yerellikten utanıp, küreselleşmeyi hedefleme gibi erekler... Tüm bu lüzumsuz zaman kaybı niteliğindeki yalancı-yaklaşımlar, siyasi, sosyo-iktisadi, kültürel erozyonun ilk toprak kayıplarını veriyor bile!
Hep şunu söylüyoruz: bundan otuz sene öncesinde yaşıyor olsaydık, batı icadı kapitalizme öykünme karşısında, tehlike öngörülerimizi çevremizdekilere anlatmakta ciddi zorluklar çekiyor olabilirdik. Ancak, dünyanın geldiği bu noktada hala kapitalizmi, küreselleşmeyi, çok-serbest piyasayı savunanlar karşısında söyleyecek lafımızın olmaması, olsa olsa dünyada olan bitenleri takip etmeyişimizden, yani cahilliğimizden kaynaklanıyordur... Sadece şu üç hayati sonuç üzerinde biraz düşünmek; hiç ilgilenilmediyse (!) -ki bu da sınırlı ve sorumlu insan terbiyesi yoksunluğunun sinyalidir- çok kısa bir araştırma yapmak dahi yeterli olacaktır:
1. Modern-kapitalist düzenin gelir dağılımı tablosu: dünya nüfusunun %10'u gelirin %90'ına sahip.
2. İnsanoğlunun beslenme kaynakları: açgözlü kapitalist kartellerin tarım ürünlerine biyo-kimyasal müdahaleleri sonucu çok büyük tehlikede.
3. Dünyamızın durumu: Zorba neo-kapitalistler, gezegeni kendi babalarının malı sandıkları; reforme edilmiş dinlerinde ve kısa tarihlerinde; dolayısıyla (olmayan) geleneklerinde doğaya karşı hiç bir terbiye olmadığı için, dünyanın canına okumaktalar!
Emine Sonnur Özcan
Ankara, 03 Eylül'11
3 Eylül 2011 Cumartesi
"zorba" the capitalism
Etiketler:
çevre,
gdo,
gelenek,
gelir adaletsizliği,
kapitalizm,
küreselleşme,
tarih
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder