Geçtiğimiz Eylül ayında, 2020 Olimpiyatları’nı İstanbul ve
Madrid’le birlikte finale kalan Tokyo kazanmıştı. Japonya Başbakanı Shinzo Abe,
Buenos Aires’te yapılan seçmeler sırasında Tokyo’ya 240 km uzaklıktaki Fukushima’da
bulunan nükleer santraldeki sızıntılara ilişkin “kontrol altında” ifadesiyle
bir tür garanti vermişti.
Bilindiği gibi 2011’in Mart ayında yaşanan 9 şiddetindeki
deprem ve ardından gelen dev tsunamiler Fukushima’da, Çernobil’den sonra en
büyük nükleer felakete yol açtı. Japonya 50 nükleer reaktöründen çalışır
durumda olan sonuncusunu da Eylül ayı ortalarında belirsiz bir tarihe kadar
durdurdu. Ancak Fukushima Daiichi Santrali’ndeki nükleer kazada zarar gören
dört reaktörün hasar gören üniteleri Japonya’nın başını ciddi şekilde ağrıtmaya
devam ediyor. Halen, su havuzlarında soğutulan santral aksamlarının oluşturduğu
radyoaktif olarak kirli su, yeraltında ve üstünde art arda inşa edilmekte olan binlerce
tank içinde bekletiliyor.
ABD Enerji Bakanlığı’na göre Fukushima Daiichi Nükleer
Sanrali’ndeki havuzlarda hasar görmüş 11.138 nükleer aksam var. Hasar görmüş
yakıt çubukları dâhil anılan aksamın uzun ömürlü radyoaktivitesi, kabaca 336
milyon küri miktarında. Bunun 134 milyon kürisi cesium-137 elementine ait. Uzmanlar
bu miktarın Çernobil’de ortaya çıkan cs-137’den 85 kat fazla olduğunu söylüyor.
Gerçekten de TEPCO yetkilileri Eylül başında, sızıntılardan
alınarak ölçülen gama ışınının bir önceki ölçüme göre 18 kat artıp insanı dört
saat içinde öldürebilecek seviyeye ulaştığını duyurdu.
Mayıs 2011'de 4 Nolu reaktörün hasarlı nükleer aksan soğutma havuzundan alınan fotoğraf/AP |
Uzmanlara göre ağır radyasyona maruz kalma, yangın ve olası
nükleer patlamaları önlemek için havuzlarda tutulan radyoaktif malzemenin ağır
zırhlı yapılardaki suyun içinden sağlam ve kuru varillere aktarılması
gerekiyor. Ancak daha önce hiç denenmemiş yüksek tehlike taşıyan bu işlemi uygulamak
henüz mümkün değil. Dolayısıyla santralin radyoaktif kirlilikten arındırılması
çalışmaları, halen bulunan yerde ve kestirilemeyen miktarda zaman, işgücü,
inşaat, finans ve su harcanarak devam edecek gibi görünüyor.
Bununla beraber felaketten iki yıl sonra, geçtiğimiz Nisan
ayında tanklardan birindeki sızıntının toprağa ve dolayısıyla Pasifik
Okyanusu’na yayılma tehlikesi Fukushima’da yeniden nükleer alarm vermeye
başladı. Bunu, ilgililerin Haziran ve sonrasındaki nükleer sızıntı demeçleri
izledi. Santrali işleten TEPCO şirketinin Haziran ayında verdiği bilgilere göre
tankların birinden her 3-4 saniyede bir, bir damla radyoaktif su damlıyordu. O
tarihlerden bu yana sızıntının miktarında büyük artış gözlendi.
Japonya Başbakanı Abe, Olimpiyat seçmelerinin ardından 19
Eylül’de radyoaktif suyu engelleme çalışmalarını kontrol amacıyla Fukushima Daiichi
Nükleer Kompleksi’nin 1 No’lu Santrali’ni ziyaret etti. Ziyaret sonrasında,
sızıntıların engellendiği konusundaki ısrarını devam ettirdi. Ancak ne uzmanlar
ne de Tokyo Belediye Başkanı aynı görüşte.
Başbakan Abe (sağdan ikinci) TEPCO yetkilileriyle 1 Nolu Santral'de.
TEPCO uzmanlarına göre 4 santralin bulunduğu geniş alana, çevredeki
dağlardan günde yaklaşık 1000 ton radyoaktif yer altı suyu sızıyor. Buna karşın,sadece 1 numaralı tanktan tahminen
günde en az 400 ton radyoaktif yer altı suyu Pasifik’e karışmakta. , TEPCO daha
Ağustos ayında tek bir tanktan 300 ton radyoaktif su sızdığını tespit etmişti.
Bölgedeki dolu tankların sayısı şimdilik 1100’e yakın.
Ağustos sonu itibarıyla zaten 138 olimpik yüzme havuzunu dolduracak miktardaki 330.000
ton kirli suyun, her geçen gün artması kaçınılmaz bir sonuç. Tam da bu akıbet
nedeniyle TEPCO, Tokyo’nun 220 km kuzeydoğusundaki ormanları kesip gelmiş geçmiş
en büyük radyoaktif su tankı alanını oluşturmaya başladı bile.
Radyoaktif suyun tutulduğu tankların neredeyse her koşulda
yaşamsal tehlikelere gebe olduğu düşünülüyor. TEPCO yaptığı incelemeler
sonucunda sızıntıya, soğutma havuzlarının demir levhalarındaki gevşek 5 vidanın
sebep olduğundan şüphelendiğini duyurmuştu. Vidaların gevşemesine Mart ayında
gerçekleşen elektrik kesintisinin yol açtığı düşünülüyor. İşin enteresan yanı,
elektrik kesintisinin sebebi olarak da elektrik düğmelerinin bulunduğu panele
girip orada öldüğü belgelenen 15 cm. uzunluğundaki bir fareden şüphelenilmiş
olması.
Elektrik kesintisine sebep olduğu sanılan farenin kalıntıları |
Öte yandan Japon Enerji Ekonomisi Enstitüsü Müdürü Tsutomu
Toichi, TEPCO’nun Fukushima’nın temizlenme işiyle baş edemeyeceğinin ortada
olduğunu, dolayısıyla devletin bunu halka anlatıp acil ekonomik önlemler alması
gerektiğini söylüyor.
Tokyo Belediye Başkanı Naoki Onese, 23 Eylül’de bir demeç
verip Başbakan Abe’nin Olimpiyat Komitesi’ne yalan söylediğini, ne o tarihte ne
de şimdi Fukushima’daki radyoaktif suların kontrol altına alınabildiğini ileri
sürdü. Başkan’a göre devlet bu “ulusal” soruna “gerçek bir çözüm” aramalı ve ailen
Olimpiyat Komitesi’nden finansal yardım istemeli.
OECD’ye bağlı Dünya Nükleer Ajansı’nın
2013’te yayımladığı Fukushima Nükleer Kazası Raporu, Onese’nin ifadelerini
destekler nitelikte: “Güvenliği sağlamak ulusal bir sorumluluk olsa da geniş kapsamlı potansiyel kaza sonuçları nedeniyle küresel bir sorun teşkil etmektedir.”
Fukushima’dan sonra Japon bilim insanları -deprem ya da
tsunami büyüklüğü veya bir farenin nükleer santraldeki elektrik paneline girme
ihtimali gibi- doğanın getirebileceği felaketlerin bilimsel anlamda
öngörülemeyecek büyüklüğe varabildiğinin altını çizmişti. Dolayısıyla
öngörülemeyecek büyüklükteki tehlikelerin sebep olabileceği nükleer kazalar ve
bunların çeşitli sonuçlarıyla baş etmenin yöntemlerinden söz etmek mümkün
görünmüyor.
Gerçekten de bugün Japonya, temizleme ya da imha etme yolu
bilinmeyen ucu belirsiz tonda radyoaktif suyu depolayıp ucu belirsiz bir zamana
kadar toprakları üstünde tutmayı başarmakta büyük zorluk yaşıyor. O kadar ki
Fukushima felaketinin toplum sağlığına, çevreye ve ekonomiye çıkardığı ağır
reçetelerle âdeta bir ulusal varoluş sorunu haline geldiğini söylemek bile
mümkün. Bu fotoğrafa bakıp da Fukushima faciasının Japonya’ya Tokyo
Olimpiyatları’nın sevincini unutturabileceğini kestirmek işten bile değil.
Dr. Emine Sonnur Özcan
http://www.healthcareasia.org/2013/over-1000-tons-of-fukushima-water-dumped-after-typhoon/
http://www.tokyotimes.com/2013/fukushima-over-1000-tons-of-toxic-water-leaked-after-typhoon/
http://ajw.asahi.com/article/0311disaster/fukushima/AJ201309180074
http://fukushimaupdate.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder