2011
Martında yaşanan nükleer felâket üçüncü yılına girerken, Fukushima Daichii
Santrali’nde deyimin tam anlamıyla bir türlü “sular durulmuyor.”
Nükleer kazada
zarar gören nükleer aksam su havuzlarında soğutuluyor ve radyoaktif
kirlilikteki tonlarca su tanklarda tutuluyor. Ancak durum bununla kalmıyor.
Çünkü suların depolanması, depolanmış suların sızdırılmadan tutulması ve bu
suların temizlenme işlemleri büyük risk, zaman ve maliyet gerektiriyor.
Örneğin,
hasarlı reaktörlerin havuzlarda soğutulması sonucunda, hâlen tanklara
depolanarak tutulan 350 bin ton radyoaktif kirlilikteki suya her gün 400 ton
daha eklenmekte. Depolama maliyetleri bir yana, santralden sorumlu Japon devlet
şirketi TEPCO, bir yandan da radyoaktif suları temizleme gayretinde. Şirkete
göre önümüzdeki Ekim ayında Japonya, günde yaklaşık 1,960 ton radyoaktif su
arıtabilecek.
TEPCO arıtma
işlemini ALP (Advanced Liquid Processing) Sistemi adı verilen bir tür makinayla
gerçekleştiriyor. “Multi-nüklid temizleyici” şeklinde tanımlanan bu makine,
Trityum (radyoaktif hidrojen) dışında 63 çeşit radyoaktif maddeyi kirli sudan
temizleyebiliyor. ALPS’nin günlük kapasitesi 750 ton. Ancak düzenli kontroller
ve parça değişimi için durdurulması gerektiği için 560 ton civarı arıtma
yapabiliyor.
Bununla
beraber TEPCO, Ekim ayında ikinci bir ALPS’yi devreye sokmayı planladığını
duyurdu. Öte yandan Japon Hükümeti de Sonbahar’da 500 tonluk bir üçüncüsünü
kullanıma sunacak. Böylece önümüzdeki Kışa doğru radyoaktif suların temizlenme
kapasitesinin yaklaşık 2000 tona çıkarılması bekleniyor. Temizlenmeyle, suyun
denize dökülmesi durumunda zararlı etkilerinin azalmış olacağı bekleniyor.
Bilindiği
gibi geçtiğimiz Nisan ayından itibaren Fukushima’daki depolama tanklarından sızıntı
haberleri gelmeye başlamıştı. Haziran-Temmuz aylarında uzmanlarca
“ciddi kaza” ya da “3. derece nükleer alarm” olarak nitelenen radyoaktif
sızıntılar gerçekleşmişti. Fukushima sahilindeki santral alanından Büyük
Okyanus’a sızan radyoaktif sular Amerika’da
dahi endişeye yol açmıştı. Ancak o gün bugündür Fukushima’daki radyoaktif
sularla ilgili rahat bir nefes alınmış değil.
TEPCO en son,
Şubat ayının ortalarında bir tank sızıntısı haberi daha verdi. 100 ton kadar olduğu belirtilen radyoaktif
sızıntıya insan hatasının neden olduğu anlaşılıyor. Çünkü TEPCO’nun verdiği
bilgiye göre, büyük depolama tanklarından birinin kapağı yanlışlıkla açık
bırakılmış.
Denizden 700
metre kadar uzaklıkta, 30 bariyerli tank bölgesinde, bariyerlerin birinin içerisinde
7 ayrı yerde sızıntı tespit edildi. 4.Reaktör yakınlarındaki tanktan
kaynaklanan bu sızıntıyı, devriye gezen bir işçi farketti. Yapılan ilk
ölçümlerde litre başına 230 milyon bekerel, beta ışını yayan radyoaktif Strontium 90 izotopları bulundu. Japonya’nın
kabul ettiği yasal radyoaktivite sınır değeri ise litre başına 30 bekerellik
Strontium’dur.
TEPCO
yetkilileri, son sızıntının Okyanus’a karışmadığını çünkü bölgeden denize
ulaşan su arkı, kanalizasyon gibi yolların bulunmadığını söylüyor. Ancak daha
önceki sızıntı tecrübeleri halkın güvenini sarsmış durumda. TEPCO sözcüsü
Masayuki Ono basına verdiği demeçte şunları söyledi: “Çeşitli önlemler
alıyoruz. Fakat böyle bir sızıntıyla halkı endişeye sevkettiğimiz için özür
dileriz.”
Fukushima’daki
nükleer aksamın soğutulma işleminin ne zaman sona ereceğini kimse bilemiyor.
Ama 5-10 yıl gibi kısa bir sürede böyle bir sonuç beklemenin hayâlden öte
olmadığı bilimsel olarak ortada. Dolayısıyla soğutma havuzlarındaki suyu
depolama, depolanan suyu temizleyip imha etme meselesi Japon devlet adamları ve
Japon halkı için âdeta hiç bitmeyecek bir kâbusa dönüşmüş durumda.
Kışa doğru,
temizleme kapasitesi 2000 tona çıkarılması beklenen ALP Sistemi ile en azından
depolama kısmının sürdürebilir hale gelmesi umuluyor.